Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra artan yıkım ve dengesizliklerle doğan bir edebi akımdır. Amaç, kamusal kafa karışıklığını azaltmak ve uyuşukluktan kurtarmaktır. Romen genç şair Tristan Tzarain 1916, Zürih’te ve 1920’de Faransa’daki hayatının en güçlü dönemi. 1921’den sonra yeri gerçeküstücülüğe bıraktı (gerçeküstücülük). Dada tam bir isyan. Yaz alanında isyan her zaman en iyi silah, “alay” dır. Dadacılar’ın “kara mizah sanatı” toplumu, bireyi, tüm inançları eyer içine alır; sanatçının kendisi bile. Dada Bildirgesi’nde Tristan Tzara şöyle diyor: Bana iyi bak! Ben bir tek ben varım; Ben bir deli, yeteneksiz bir adamım. Bana bak! Çirkinim, yüzümün bakacak bir yanı yok ve ben sıkıcıyım. Ben de senin gibiyim! gibi yazılara bir dipnot düşer: “Küçük bir reklam yapmak istedim.”
Geçmişin tüm sanatsal hareketlerinin, tüm toplumsal, sanatsal değerlerinin en yıkıcısı olan Dada, sahte inanışlarda, yazın ve plastik sanatlarda her türlü akademisyeni saflaştırmakta ve hiçbir kavramın olmadığını ispatlamaktadır. insanlara mutlak anlam. “En büyük değer insanlıktır, hadi özgür yapalım.” Şafağın isyanı, insanların varlıklarından uzaklaşmak ve başlangıçta yeni bir yol bırakmak istedikleri ölçüsüdür. “Adam kendi yeni yolunu bulsun.”
Dadaizm Mevcut Özellikler
Akıl ve mantık yerine bilgelik önerirler.
Düzenin devamsızlığını, onurun inatçılığını, kuralın üstünlüğünü, anlayışın anlamsızlığını savunurlar.
Ahlaki, aile, onur, özgürlük, kardeşlik kurallarına karşı çıkıyor; sözdizimi yasalarını ihlal etme, kelimelerin anlamlarını çarpıtma veya hatta onları yok etme eğilimindedirler.
Uzak, bağlantısız dernekler bakın; kapalı, anlaşılması zor.
Dadaism Hareketi Temsilcileri: André Bréton, Louis Aragon ve Paul Eluard gibi şairler başlangıçta dadacılığı desteklediler ve daha sonra sürrealizm hareketine bağlılardı.