Zihinsel Engellilerde Sanat Eğitimi

ZİHİNSEL ENGELLİLERDE SANAT EĞİTİMİ
Gülcan BAŞAR AKKAYA

Doğumuyla birlikte hayata gözlerini açan çocuk, okulöncesi eğitimle başlayan sistemin içinde kendisini bekleyen programa dahil olacaktır. Bu sistem, çocuğun akademik, sosyal, iletişimsel, bedensel, zihinsel, ruhsal ve grafiksel gelişimine olumlu yönde katkılar sağlamak amacıyla oluşturulur. Anayasanın fırsat eşitliği ilkesinden yola çıkarak, her bireyin, özelliği ne olursa olsun, eğitim olanaklarından eşit oranda yararlanması esas kabul edilir. Ancak, fırsatlar eşit tutulsa bile, bazı bireylerin var olan ortama kendiliğinden adapte olması mümkün değildir. Bu durumda, eğitimcilerin bireye özel bir düzen içinde yer almaları gerekir.

Bireyi diğerlerinden ayıran pek çok özellik bulunur. Bu özelliklerin olumlu ya da olumsuz olma ihtimali de vardır. Bireyin kendine özgü ruhsal, bedensel, zihinsel bir özelliğe sahip olması, eğitim sistemi içerisinde ihtiyaca yönelik farklı bir programın gerekliliğini de beraberinde getirir. Tüm bu farklılıkları ve eksileri artıya dönüştürme yollarını bilen özel eğitimciye, eğitim ortamlarına ve materyale ihtiyaç vardır.

İnsan bedenî duyulara dayalı bir algı sistemi ile donatılmıştır. Sistemde meydana gelen bir hasar durumunda hasarlı olmayan organlar hasar gören organı kompanse etmeye çalışırlar. Çoğu zaman da başarırlar. Ancak zihinde meydana gelen bir hasar ya da bireyin kendisi ile beraber doğuştan getirdiği bazı farklı özelliklerin, olumsuzluklarını diğer organların kendiliğinden kapatması / tamamlaması / takviye etmesi mümkün değildir.

Eğitim programlarının yapılanmasında pek çok alan yer almaktadır. Zihinsel engelli olarak adlandırılan özel eğitim gerektiren bireyler için hazırlanan programlarda ise:

·        Akademik beceriler,

·        Sosyal yaşam becerileri,

·        Motor beceriler,

·        İletişim becerileri,

·        Oyun ve sanat etkinliklerini de kapsayan alanlar yer almaktadır (Otistik Çocuklar Eğitim Programı: 2000).

“Zeka öğrenmemizi ve akılda tutmamızı sağlayan, bizi ötekilerden farklı kılan beyne ait bir potansiyeldir. Zeka problem çözmeye yarayan bir yetenektir. Yeni durumlara uyum sağlamamızı kolaylaştıran bir etkendir. Zeka, testler sonunda ölçülen bir şeydir. bu ve bunun gibi pek çok tanımı içinde barındırır.” (A. Kulaksızoğlu: 2003, s.23-24).

J. Piaget, bireyin zihinsel gelişiminde belli başlı dört zeka aşaması tespit etmiştir. Bireyin bu zeka aşamalarını sırayla ve istenilen sürede, olması gerektiği gibi aşması beklenir (J. Piaget: 1988). Bu aşamalardaki gecikme ve aksamalar bireyin eğitimini de olumsuz yönde etkileyecektir. Kalıcı ve telafi edilemeyen aksamalarda eğitim programlarının bu yönde düzenlenmesi gerekir.

Tüm eğitim programları içerisinde sanat eğitimi çok özel bir konuma sahiptir. “Sanat eğitimi bir organizasyon yöntemidir. Görsel algılamaya dayalı bir takım teoriler önderliğinde öğrenciyi madde ile yani, malzeme ile düşünce arasında çeşitli bağlantılar kurmaya, buluşlar yapmaya alıştıran bir metottur. Bu metot, böylece öğrencinin elinde gelecekte de bilinçli olarak kullanacağı bir araç olacak ve kişisel bir nitelik kazanacaktır.” (N. Gökaydın: 2002, s.19).

Zihinsel engelin derecesine göre görsel algılamada problem oluşacağından maddeyi tanıma, malzemenin nasıl kullanılacağı ve sonuçta neler oluşturulabileceğini tahmin konusunda yardıma ihtiyaç duyulacaktır. Özelikle otistik spektrum bozukluğu tanısı almış olan bireylerin algı ve iletişim ile ilgili sorunları düşünüldüğünde hammadde / malzeme ve sonuçtaki ürün arasındaki ilişkinin oldukça ayrıntılı basamaklandırılıp, sıra, sabır, kararlılık neticesinde ve bir program dahilinde öğretiminin yapılması gerekmektedir (G.B. Akkaya: 2004).

“Yaratıcılığı hedef alan sanat eğitimi asla taklitçilik değildir. Aksine; sezmenin düşünmenin, araştırmanın, denemenin, çözümlemenin ve sonuçlandırmanın ortak çabasıdır” (N. Gökaydın: 2002, s.21).

Özel eğitimde öğretim yöntemlerinden biri de model olma ve taklittir. Özel eğitimde bahsi geçen: taklit bir eserin tekniğiyle, üslûbuyla aynen taklit edilmesi değil, uygulama esnasında becerinin paralel uygulama sayesinde öğretimidir. Öğretim aşamasından sora çoklu denemelerle yapılan alıştırmalar sonucunda aslına benzer yada doğruya yakın uygulamaya özgün bir başarıdır.

Normal olarak adlandırılan süreçte gelişimini istenen noktalarda tamamlayan bireylerde tekniklerin, estetik bakış, ve eleştirel yaklaşımların öğrenilmesinden sonra üretim ya da yaratım aşamasına gelindiği kanaatine varılır. Kişi bu beklentiler doğrultusunda değerlendirilir. Oysa özel eğitime gereksinim duyan bireylerde tekniğin öğrenilmesi esastır. Teknikte ustalaşan, kavram-kelime dağarcılığı gelişen, kendini ve çevresini tanımaya başlayan birey için resim yoluyla bu yaşantı ve kazanımların dışa vurulması ve de bu dönütlerle değerlendirilmesi pek adil değildir.

Zihinsel gelişimdeki aksaklık ya da eksiklikler beraberinde duyu, motor becerilerinde getirmektedir. Bu durumdaki bir birey için hazırlanacak olan ders içeriğinde:

·        Bireyin öncelikli ihtiyaçları,

·        Bireyin motor gelişimi (küçük-büyük kas gelişim),

·        İlgi ve isteği,

·        Zihinsel yetileri,

·        Yaş gibi kişisel özellikleri,

·        Öğretilecek bilgi veya becerinin işlevselliği,

·        Eğitim öğretim ortamı gibi pek çok ayrıntı yer almalıdır.

Plastik sanatlar kapsamında yer almış olan çizgi çalışmaları, doku çalışmaları, suluboya çalışmaları, guaj boya çalışmaları, yağlı boya çalışmaları, kolajlar, kağıt katlama, kesme yapıştırma gibi tek boyutlu ve masabaşı çalışmaları yanında basit seramik çalışmaları (kalıp alma, sucuk, plaka yöntemi), üç boyutlu hammadde boyama vs… gibi pek çok etkinlik planlanabilir.

Yüzyıllardır tüm medeniyetlerin vitrinlerinin sanat eserlerinden oluştuğunu biliyoruz. Günümüzde her devletin bir sanat ve eğitim politikası olması gerekmektedir. Her alanda olduğu gibi sanat alanında da toplumsal bilincin oluşturulmasında eğitim faktörü yadsınamaz.

Sanat eğitiminin amaçları arasında; sanata sempati duyulması, sanatçıların desteklenmesi, sanat eserinin korunması, sanat kültürünün oluşması sayılabilir. Özel eğitimde sanat eğitiminin amaçları arasında belki de en önemlisi çocuğun gelişimine her anlamda katkıda bulunmaktır. Bireyin motor becerilerine olumlu yönde katkıda bulunmak, el-göz koordinasyonu artırmak, iletişim kanallarını açık tutmak, kavram eğitimine destek vermek, becerilerini artırmak bu katkılar arasında sayılabilir. Sanat eğitimi ve uygulamalarda tüm bireyler için sıralayabileceğimiz ortak paydalar haz almak, beğenilme isteği ve mutlu olmak olarak da sıralanabilir.

Özel eğitim kurumlarında alanında eğitim almış eğitimciler, çok çeşitli ancak sınırlı olmayan malzemeler, uygun olarak düzenlenmiş ortam ve yeterli sürede verilen bu eğitimin birey için planlanan ana programın temel taşlarından olduğu üzerinde önemle durulmalıdır.

KAYNAKÇA

AKKAYA, Gülcan Başar: “Otistik Çocukların Eğitim ve Öğretimleri Esnasında Sanatsal Faaliyetlerinin Çağdaş Müzecilik Uygulamaları Yoluyla Sürdürülmesi, T.C. Genel Kurmay Başkanlığı, Askerî Müze Kültür Sitesi Komutanlığı”, 7. Müzecilik Semineri Bildirisi, 24-26 Kasım 2004, s.180-185.

ANONİM: Otistik Çocuklar Eğitim Programı, T.C. M.E.B. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hiz. Gen. Müd., Ankara, 2000.

GÖKAYDIN, Nevhide: Temel Sanat Eğitimi, M.E.B. Yayınları: 3669, Bilim ve Kültür Eserleri Serisi: 1286, Ankara, 2002.

KULAKSIZOĞLU, Adnan: “Çocuk Psikolojisi ve Gelişimi”, Farklı Gelişen Çocuklar, Epsilon Yay., İstanbul, 2003, s.9-56.

PIAGET, Jean: Çocukta Dünya Tasarımı, Çeviren: Refia Şermin, M.Ü. Yayınları, No: 461, İstanbul, 1988.

Yorum yapın