17. YÜZYIL HOLLANDA RESMİNDEN BİR KESİT: MEINDERT HOBBEMA’NIN “MIDDELHARNIS YOLU”(*)
Nil ÇEMEN
17. yüzyıl Hollandası, entelektüel ve dinî hoşgörü bakımından Avrupa devletlerinden çok farklı konumuyla, kendine özgü kültür ve sanat ortamıyla dikkati çeker. Bu farklılığın temel dinamiklerinden biri de toplumsal yapıdır. Hollanda’nın bağımsızlık mücadelesinde aristokratlarla gemiciler önemli rol oynamışlardır ve bu iki sınıfın toplumsal değeri artmıştır. Hollanda’lı ticarî orta sınıf, devlet yönetimini etkileyecek kadar güçlenmiştir. Toplumda temel bir direk konumunda olan ve soylu ailelerle evlilik bağları kurabilen tüccarlara en üst düzeydeki görevlerin yolu açılmıştır. Halk kitlelerinin siyasî ortamda yaptırım gücü yok denecek kadar azdır. Halkın sorunları en üst düzeye ulaştığında bazı önlemler alınmaktadır. Halk kitlesinin “ayaklanmalar” dışında kendisini etkili olarak ifade etmesinin yolu yoktur.
Protestanlığın Calvin (Kalven) mezhebi, resmen IV. Henri tarafından 1598’deki Nantes (Nant) Fermanı ile tanınarak Fransa’da kurulmuştu. Ancak, daha sonraları medenî, dinî ve siyasî hakları yürürlükten kaldırılınca 17. yy.’da Fransız Protestanları, başta Hollanda, İngiltere ve İskoçya olmak üzere Almanya’ya, kuzey ülkelerine ve Amerika’ya gitmişler ve inançlarını ve mücadelelerini buralarda sürdürerek Hollanda’nın güçlenmesine ve zafer kazanmasına büyük katkıda bulunmuşlardır. İngiltere’de ise endüstriyel kalkınmada önemli bir rol oynamışlardır.
Protestanlar, Kilisenin Hıristiyanlığın temel ilkelerinden saparak, gevşeklik, tembellik ve lükse dalmasına, ayrıca kilise mensuplarının kendi tavırlarının Tanrı tarafından da kabul gördüğü düşüncesine karşı mücadele vermişler ve herhangi bir işe çalışkanlık, dürüstlük, dünya nimetlerinden uzaklık gibi niteliklerle girişen; bunlara ibadeti ve kiliseye sürekli gitmeyi de ekleyen herkesin, rahipler kadar Tanrı’nın zaferine katkıda bulunmuş olacağını savunmuşlardır. Calvin’e göre: “Bu gibi insanlar Tanrının ebedi selametine hak kazanmış küçük bir ‘seçilmişler’ grubunun üyesidirler. Emekleri karşılığında ellerinde bir sermaye birikirse de bu doğaldır. Asıl günah olan şey lükstür (Süslü elbiseler, mücevher, dans, oyun seyretme, lüks eşyalar, sarhoş olma, çalışmayı hasta olmadan kesme gibi şeyler). Bu nedenle seçilmiş kimse bu günahlardan uzak durmak zorundadır. Halkın geri kalan kısmı da bu günahları işlemekten yasalar yoluyla alıkonmalıdır”.
Kalvenist hayat ve çalışma görüşü ve puriten kavrayış, teşvik bekleyen bütün tüccar, zanaatkâr ya da çiftçilere çok uygun düşmüştür. İşinde sıkı çalışmış olan fakat bunun Hıristiyanlıkla uyuşup uyuşmadığı konusunda kuşkulu olan laikler şimdi artık Tanrı’ya iyi bir şekilde hizmet ettiklerini öğrenmektedirler. Calvin, onların faaliyetlerini kustallaştırmış, sahip olabilecekleri aşağılık duygusunu uzaklaştırmış, iç disiplin yoluyla kendilerine güven duymalırını sağlamış ve manevi yaptırımlar getirmiştir.
Kendine özgü kültürel ortamıyla, güçlü ekonomisi ve siyasi yapısıyla, sanatkârlar-zanaatkârlar, tüccar-emekçileriyle 16.-17. yüzyıllarda Avrupa’nın başta gelen güçlerinden biri haline gelen Hollanda’da çok zengin bir sanat faaliyeti olması olağandır. Resim sanatı, âdeta bir dilin (bir şiirin) yerini tutarak, her kesime seslenebilen bir anlatım aracı olmuştur. İnsanlar, resimlere bakarak kendilerini aynada seyrediyormuş hissine kapılmışlardır. 17. yüzyıl Hollanda resmi, ülkedeki toplumsal dayanışmanın sağlanmasında ve ortak duyguların ifadesinde de önemli bir rol oynamıştır.
Ekonomik yapı ve orta sınıfın, tüccar sınıfının zenginleşmesi çeşitli resim türlerine olan talebi arttırır. Töresel resim dediğimiz resim türleri ortaya çıkmış, geleneksel figür ressamlığı ve Avrupa’da çok önemli yer tutan mitolojik konular bu dönemde de sürmüş, grup portreleri çok rağbet görmeye başlamıştır.
17. yüzyıl Hollandası’nın, konu açılımları ve anlamsal boyut bakımından olduğu kadar, Avrupa resim sanatı tarihinde derin izler bırakan ünlü sanatçılar yetiştirmesi bakımından Barok Sanat‘a önemli katkıları olmuştur. Rembrandt’ın tarihî konulu yapıtlarının istisnai durumu dışında, Hollanda resim sanatının yeğlediği yeni konular arasında: günlük yaşam, ev içi yaşam, natürmort, çiftlik hayvanları, kilise içleri, panoramik manzaralar, şehir görünümleri ve grup portreleri sayılabilir.
Meindert Hobbema (1638-1709), 17. yy.’ın ikinci yarısında faaliyet gösteren bir manzara ressamıdır. Bütün yaşamını Amsterdam’da geçirdiği tahmin ediliyor. 1655-1657 arasında Jacob Van Ruisdeal ile arkadaşlığı olmuştur. Hollanda manzara ressamları içinde en hünerli ve güçlü sanatçılar arasında yer alan Hobbema, bilhassa güneş ışığını kullanışı ile çağdaşları arasında ayrı bir yer kazanır. Kır manzaralarını, ağaçları ve çiftlikleri ile birlikte canlandırmayı çok sever. Manzaraları son derece canlı, etkili ve anlamlı yeni bir yorum gücünün temsilcisi olarak değerlendirilebilecek özellikleriyle de dikkati çekerler.
Sanatçının, “Middelharnis Yolu” adlı yapıtı dünyanın en ünlü manzara resimlerinden biridir. 1689 tarihli bu yapıtı Londra Ulusal Galerisi’nde yer almaktadır. Ebatları: 130.5×141 cm olup, tual üzerine yağlı boya olarak yapılmıştır.
Bu manzaradaki grafik düzen anlayışı ve perspektif daha sonraki Hollanda manzara ressamlarını büyük ölçüde etkilemiştir. Akademilerde, çizgi perspektifi konusundaki kuramlar anlatılırken ilk olarak gösterilen örnekler arasında bu yapıt yer alır. Kompozisyonun arka planında 15. yy.’da yapılmış Saint Michale kilisesi görülmektedir. Hollanda manzara resimlerinin genel bir özelliği olan ufuk çizgisinin aşağıda yer almasıyla manzaranın 3/4’lük bölümü gökyüzüne ayrılmıştır. Tam alt kenardan başlayan Middelharnis yolu kenarındaki ağaçların arka plana doğru giderek küçültülmesiyle göz derinlere doğru çekilmektedir. Bu noktada yol sola doğru kıvrılmakta ve nihayet ilerdeki yüksek çan kulesi ile dikkati çeken kiliseye ulaşılmaktadır. Kiliseye giden Middelharnis yolu üzerinde köpekli bir avcı yürürken görülmekte ve daha geri planda kaçış çizgilerinin birleştiği noktada kilise yolu üzerinde diğer insan figürleri de yer almaktadır. Yolun her iki kenarından çıkan dereler ile göz yine içeri doğru çekilmektedir. Sol alt kenardaki ağaçlık bölüm Middelharnis yoluna bir köprü vasıtasıyla bağlanmaktadır. Sağ alt bölümde de tarlasında çalışırken gösterilen çiftçi yer almaktadır. Bu bölümde ağaçlık görüntü de sol alt bölümdeki ağaçlık bölümü dengelemektedir. Biraz daha ileride biri erkek biri kadın iki köylü figürü büyükçe bir bina önünde yer almaktadır.
Yapıttaki tüm detaylar kuzey geleneğine has bir şekilde inceden inceye titiz bir şekilde işlenmiştir. Hobbema’nın bu manzara resminde de görüldüğü gibi ufuk çizgisine inişli çıkışlı olarak gösterilen ağaç siluetleri Hollanda manzara resminin de karakteristik özelliklerinden birini teşkil eder. Bulutların gerçekçi ve başarılı bir biçimde resmedilişi de manzaraya ayrı bir atmosfer kazandırmaktadır.
Eser, gerek kompozisyon, gerekse teknik özellikler ve renk düzeni bakımından tartışılmaz bir değere sahiptir. Bu görünüm Middelharnis yolunun 1689 yılındaki durumunun model olarak kullanılmasıyla oluşturulmuş gerçekçi bir görünümdür. Hatta bugün bile aynı noktadan manzaraya bakıldığında benzer bir görünümle karşılaşabiliriz. Her ne kadar doğal bir manzara karşısında olduğumuzu bilsek de sanatçının bu görünümü gelişi güzel seçmediği anlaşılmaktadır. Yolun birinci plandan başlaması ve ağaçlık yol ile izleyiciyi kiliseye bağlaması ve bu yol üzerinde insanların yer alması, yol kenarındaki ağaçlar, tarla, köylüler ve yolun her iki yanında akan su öğesi de anlam boyutu ile ilgili olarak çağrışım yapmaktadır.
Tüm bu görsel kurgunun altında yatan olgunun aslında bir Flaman atasözüne çok uygun düştüğü hemen farkedilmektedir. Bu atasözü: “Kilise kulesi seçilince yolculuk bitmiş demek değildir.” şeklindedir. Dolayısıyla bu görüntü ile bize anlam boyutunda bu Flaman atasözüne uygun bir mesaj iletilmek istenmektedir. Bu da şu şekilde ifade edilebilir: Hedefe varmak için ödevin tamamı bitirilmelidir. Dolayısıyla, bu ağaçlık yolun bitimindeki kilisenin bir hedef olarak seçilmiş olması yeterli olmamaktadır. Bunun yanı sıra yerine getirilmesi gereken önemli görevler de vardır. Bunlar da kompozisyonun genel kurgusu ışığında açıklığa kavuşmaktadır.
Tüm bu bilgilerin ışığında yapıtın ana mesajı: İnanç dolu saf, temiz ve çalışılarak kazanılacak haklı bir yaşam mücadelesi olarak belirmektedir. Bu durum, Protestan inancı ve Calvinizm doğrultusunda gerçekleşmiş bir yaşam felsefesinin ifadesi olmakta ve bizlere 17. yüzyıl Hollandası’nın kültür ve sanatından anlamlı bir kesit sunmaktadır. Bu kesit, aynı zamanda: M. Hobbema’nın sanatında “Sanat ve bilgi” ilişkisinin nasıl estetik bir dile dökülerek, konuşlandırıldığına açıklık kazandırması bakımından da değer kazanmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
AKKAYA, T., Batı Sanatı Tarihi Ders Notları, 2002-2003 Ders Yılı.
BAYKA, B.S. Yeni Zamanda Avrupa Tarihi, Ankara, 1988.
BAYLEY, K., The Lost Language of Symbols, New Jersey, 1974.
BAZIN, G., Baroque And Rococo, Norwich, 1979.
CHEVALIER, E.-GREENBRANT, A., Dictionnaire Des Symbols, Paris, 1973.
CIRLOT, J.E., Diccionario De Simbolos, Barcelona, 1984.
CLARK, K., Looking At Picture, London, 1970.
COOPER, J.C., An Illustrated Encyclopedia Of Traditional Symbols, London, 1990.
FERGUSON, G., Signs And Symbols in Christian Art, New York, 1976.
HAUSER, A., The Social History of Art, Renaissance, Mannerism And Baroque, London, 1963.
HEATON, H., Avrupa İktisat Tarihi, çev. Mehmet Ali Kılıçbay-Osman Aydoğuş, Ankara, 1985.
HUBACA, E., Baroque And Rococo, London, 1989.
KITSON, M., The Age of Baroque, London, 1966.
LEES-MILNE, J., Baroque Europe, London, 1962.
MARAVALL, J.A., La Cultura de Barocco, Barcelona, 1975.
McNEILL, William H., Dünya Tarihi, çev. Alâeddin Şenel, Ankara, 1994.
NAGLE, J., “Birleşik Eyaletler”, Théma Larousse, Cilt 1, s.160-161.
PANOFSKY, E., Meaning in the Visual Arts, Harmondsworth, 1970.
PARKINSON, N.C., Siyasal Düşüncenin Evrimi, çev. Mehmet Harmancı, İstanbul, 1976.
SCHILLER, G., Iconography Of Christian Art, London, 1971.
SÉNÉCHAL, Ph., “Hollanda ve Flandre Natürmort, Manzara Resmi, Tür Resmi” Théma Larousse, Cilt 5, s.266-267.
WALLIS, M., Arts And Signs, Bloomington, 1975.
YETKİN, S.K., Barok Sanat, İstanbul, 1977.
____________ “Brugel’in Flemenk Deyimleri ve Atasözleri Tablosu (1559)”, Hazırlayan: Mete Tunçay, Tarih ve Toplum, Sayı 58 (Ekim 1988), s.217’de 118 no.lu atasözü.
____________ “Meindert Hobbema”, The Book of Art, C.3, s.63, 188.
____________ The Element Encyclopedia of Symbols, haz. Udo Becker, İngilizceye çev. Lance W. Garner, Shaftesbury, 1994.