Bilim insanları, beyaz yağ hücrelerini bej renkli yağ hücrelerine dönüştürerek kalori depolamak yerine yakılmalarını sağlamanın bir yolunu buldu. Bu başarı şimdiye kadar yalnızca farelerde elde edilmiş olsa da araştırmacılar, keşiflerinin insanlar için yeni kilo verme yöntemlerinin geliştirilmesine yol açabileceğini söylüyor.
Hepimizin üç ana tip yağ hücresi vardır: beyaz, kahverengi ve bej. Beyaz yağ hücreleri lipitleri depolar ve eğer fazla olursa kilo almamıza neden olurlar. Öte yandan, kahverengi yağ hücreleri bizi sıcak tutmak için kalori yakmak üzere tasarlanmıştır, ancak bunların çoğu bir yaşına gelindiğinde tükenecektir.
Bej rengi ise yaşamımız boyunca dayanır ve her iki işlevi de yerine getirebilir: Gerektiğinde enerjiyi depolamak ve gerektiğinde yakmak. İlginçtir ki, beyaz yağ hücreleri egzersiz veya soğuğa maruz kalma nedeniyle bej rengine dönebilir ve bilim adamları uzun yıllardır bu süreci farmakolojik olarak kontrol etmenin bir yolunu arıyorlar.
Fareler üzerinde yapılan önceki çalışmalarda araştırmacılar, farklı yağ hücresi türleri arasındaki farkın büyük ölçüde, kahverengi ve bej yağ hücrelerinde beyaz hücrelere göre çok daha yüksek seviyelerde bulunan KLF-15 adı verilen bir proteine bağlı olduğunu bulmuşlardır. Bu nedenle, yeni çalışmanın yazarları, beyaz yağ hücreleri bu proteinden tamamen yoksun olan bir fare dizisi yetiştirmeye karar verdiler ve bunun onların bej yağ hücrelerine dönüşmesine neden olduğunu buldular.
Çalışma yazarı Brian Feldman yaptığı açıklamada, “Birçok kişi bunun mümkün olmadığını düşünüyordu” dedi. “Bu yaklaşımın yalnızca beyaz yağ hücrelerini bej hücrelere dönüştürmeye yardımcı olduğunu göstermekle kalmadık, aynı zamanda bunu yapmanın önündeki engellerin düşündüğümüz kadar yüksek olmadığını da gösterdik.”
Aslında bir proteinin engellenmesi dönüşümün sağlanması için yeterlidir; en azından kemirgenlerde. Bunun insanlarda işe yarayıp yaramayacağına dair daha iyi bir fikir edinmek için araştırmacılar, KLF-15’in kültürlenmiş insan yağ hücrelerinde oynadığı rolü inceledi.
Sonuçlar, proteinin, enerji dengesinin korunmasında önemli bir rol oynayan Adrb1 adı verilen bir tür reseptör ile etkileşime girdiğini gösterdi. Bu keşif bulmacanın önemli bir parçası olabilir, çünkü bilim insanları daha önce dikkatlerinin çoğunu farelerde kilo kaybını etkilediği gösterilen Adrb3 adı verilen ilgili bir reseptöre odaklamıştı.
Ancak insanlarda Adrb3’ü hedef alan ilaçlar etkisiz olmuştur. Bu nedenle, çalışmanın yazarları, Adrb1 ile etkileşime giren yeni ilaçların geliştirilmesinin, beyaz yağ hücrelerini bej hücrelere dönüştürerek obeziteyi başarılı bir şekilde hafifletme şansının daha yüksek olabileceğini öne sürüyorlar.
Obezite nedir?
Obezitenin Tanımı: Obezite, sağlığı etkileyebilecek aşırı vücut yağıyla karakterize kronik, karmaşık bir hastalıktır. Bu genellikle çok fazla vücut ağırlığına sahip olmak olarak tanımlanır. 30 veya daha yüksek bir BMI, yetişkinlerde obezitenin yaygın bir göstergesidir. 40 veya daha yüksek bir BMI, şiddetli (eskiden “hastalıklı”) obezite olarak kabul edilir.
Sebepler ve faktörler. Yaktığınızdan daha fazla kalori tükettiğinizde obezite zamanla gelişir. Kalori alımı ve harcaması arasındaki denge kişiden kişiye değişir. Kilonuzu etkileyebilecek faktörler arasında diyet, fiziksel aktivite düzeyi, genetik ve genel sağlık yer alır.
Sağlık riskleri. Obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve bazı kanser türleri gibi diğer birçok hastalığın riskini artırır. Ayrıca kemik sağlığını, üremeyi ve zihinsel sağlığı da etkileyebilir, ayrıca depresyona ve düşük özgüvene yol açabilir.
Ölçüm: Obezite genellikle boyunuza göre sağlıklı bir kiloda olup olmadığınızı ölçen vücut kitle indeksi (BMI) ile ölçülür. BMI, sağlıklı kiloyu kontrol etmek için yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bununla birlikte, BMI’nin bazı sınırlamaları vardır çünkü bir kişinin çok fazla kiloya sahip olup olmadığını ölçer, ancak çok fazla yağa sahip olup olmadığını ölçer. Obezitenin değerlendirilmesinde bel çevresi ve bel-boy oranı da kullanılmaktadır.
Yaygınlık: Obezite dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2019 yılında bulaşıcı olmayan hastalıklardan (BOH) kaynaklanan yaklaşık 5 milyon ölüm, optimal BMI’nın üzerindeki vücut kitle indeksinden kaynaklandı. Obezite ayrıca rahim, meme, yumurtalık, prostat, karaciğer, safra kesesi, böbrek ve kolon gibi çeşitli kanser türleriyle de ilişkilidir.
Feldman, “Henüz kesinlikle o noktaya gelmedik, ancak bu keşiflerin obezite tedavisinde nasıl büyük bir etkiye sahip olabileceğini açıkça görecek kadar yakınız” diyor.
Bu yazı The Journal of Clinical Investigation adresinden derlenmiştir.