Herhangi bir evcil hayvan sahibi, tüylü bir arkadaşını kaybetmenin kesinlikle yıkıcı olabileceğini doğrulayabilir, peki ya tam tersi? Yeni bir çalışma, kedilerimizin diğer evcil hayvanların ölümü karşısındaki duygusal tepkilerini daha yakından inceledi ve şu soruyu sordu: Kediler yas tutar mı?
Kedi türünün belirlenmesi
Biyolojik Tanım: Kedi (Felis catus), kedigiller familyasından evcil, etçil bir memelidir. Sosyal bir türdür ancak akşam karanlığında yalnız bir yırtıcı olarak avlanır. Kedilerin güçlü, esnek bir vücudu, hızlı reaksiyonları ve keskin dişleri vardır. İnsanlar onlara arkadaşlıkları ve fare ve sıçan gibi zararlıları öldürme yetenekleri nedeniyle değer veriyor. Geri çekilebilir pençeleri küçük avları öldürmek için uyarlanmıştır.
Fiziksel Özellikler: Kedilerin aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir dizi fiziksel özelliği vardır:
Kısa boyunlu ve kısa bacaklı esnek gövde.
Geri çekilebilir pençeler
Keskin dişler
İyi gece görüşü ve koku alma duyusu
Çevrede gezinmeye ve algılamaya yardımcı olan bıyıklar.
Davranışsal Özellikler: Kedilerin şunları yaptığı bilinmektedir:
Miyavlama, mırlama, tril, tıslama, hırıltı ve homurdanma gibi seslendirmeler.
Kulak ve kuyruk pozisyonu ve duruş dahil beden dili
Yalnız avlanma davranışı
Çeşitli koşullara uyum sağlama yeteneği: evlerden vahşi kolonilere kadar.
Etimoloji: İngilizce “cat” kelimesi, Geç Latince “cattus” ile ilişkili olabilecek Eski İngilizce “catt” kelimesinden gelir. Kelimenin kökeni belli değil ancak tanımlanamayan bir Afrika diliyle ilişkili olduğuna inanılıyor.
Araştırmacılar, evdeki başka bir hayvanın (kedi veya köpek) ölümü karşısında evcil hayvanlarının tepkisini incelemek için yüzlerce kedi sahibiyle anket yaptı. Ankete 400’den fazla kişi katıldı ve kedi davranışları ile çoğu insanın keder olarak kabul ettiği şeyler arasında çarpıcı benzerlikler ortaya çıktı.
Araştırma, evcil hayvan ile ölen evcil hayvan arasındaki ilişkinin daha olumlu olduğu durumlarda, evcil hayvanın oyun, uyku ve yeme davranışının ölümden sonra kötüleştiğini ortaya çıkardı. Sonuçlar ayrıca, bir evcil hayvanın ölen kişiyle ne kadar uzun süre yaşadığını, başka bir evcil hayvanın ölümünden sonra hayatta kalan evcil hayvanın daha fazla ilgiye ihtiyaç duyduğunu hissetti.
Başka bir üzücü gelişme ise, kendileri de büyük acı yaşayan bakıcıların, hayatta kalan evcil hayvanın daha fazla uyuduğunu, yalnız başına daha fazla zaman geçirdiğini ve ölümden sonra saklandığını bildirme olasılıklarının daha yüksek olmasıydı.
Ekip, insan duygularını hayvanlara atfederken dikkatli olunmasını tavsiye ediyor. Örneğin, artık oynayacak başka bir evcil hayvanı olmadığı için daha az oynayabilirler.
Filler, yunuslar ve şempanzelerden oluşan daha geniş yaban hayatının, kendi gruplarındaki bir hayvan öldüğünde acı çektiği görüldü. Bazıları fillerin cenaze törenleri bile düzenlediğini öne sürüyor.
Genel olarak ekip, kedilerin başka bir evcil hayvanın kaybını köpeklerle aynı şekilde deneyimledikleri ve insanlarla temas kurma olasılıklarının daha yüksek olduğu sonucuna vardı. Yazarlar, bunun kedilerin mesafeli ve antisosyal olduğu algısında bir değişikliğe yol açabileceğini öne sürüyor.
Oakland Üniversitesi’nden psikoloji profesörü ve makalenin ortak yazarı Jennifer Vonk, NPR’ye şöyle dedi: “Bana göre en ilgi çekici bulgu, kedilerin davranışlarını yas sırasında beklediğimiz şekillerde değiştirmesidir.” “Bu, hayvanların ne kadar süre birlikte yaşadığı, farklı aktiviteler yaparak birlikte geçirdikleri zaman veya ilişkilerinin kalitesi gibi şeylerle tahmin ediliyor.”
“Muhtemelen kedilerin bu duygulara sahip olması daha önce düşündüğümden daha tutarlı görünüyor.”
Bu yazı sciencedirect adresinden derlenmiştir.