Anksiyete için ilaçlar vardır, ancak bunların etkinliği sınırlıdır ve bunları alan kişilerin yarısından azı remisyona girer. Bu sakinleştirici ilaçlar için yeni bir yön olabilir. Bu, büyük ölçüde, bilim adamlarının bu olaylara yol açan beyin devrelerini şu anda ne kadar zayıf anladıklarından kaynaklanmaktadır ve bu da onları anlamayı kaygıya karşı mücadelede en büyük öncelik haline getirmektedir.
Bu amaçla, Bristol ve Exeter Üniversitelerindeki araştırmacılar, hayvan modellerinde stres yaratarak ve bunların altında yatan moleküler olayları analiz ederek, kaygı belirtilerinin altında yatan mekanizmaları belirlemeye çalıştılar.
Kaygı Küçücük Bir Molekül Tarafından Tetikleniyor
Protein oluşumunu önlemek için haberci RNA’ya (mRNA) bağlanan, insanlarda da bulunan mikroRNA’lar (miRNA’lar) adı verilen bir grup küçük moleküle odaklandılar.
Bu tür miRNA’ların, amigdaladaki duygularımızı düzenleyen ve kaygı bozukluklarında yer alan süreçlerin ayrılmaz bir parçası olan proteinleri kontrol ettiği bulunmuştur. Fareler strese girdi ve hemen ardından araştırmacılar analiz için bademciklerinden örnekler aldı.
Daha sonra stresli olaylar sırasında normal beyin aktivitesine kıyasla farklılıkları ortaya çıkarmak için bir kontrol grubuyla karşılaştırıldılar. Stresin hemen ardından ekip, miR483-5p adlı bir mikroRNA molekülünün yukarı regüle edildiğini ve bunun Pgap2 adlı bir geni aşağı regüle ettiği gösterildi. Bu genin kaygıyla ilgili davranışı yönettiği düşünülmektedir ve miR483-5p bu gen için bir durdurma geni görevi görür ve amigdalanın strese tepkisini düzenler.
Ekip birlikte, bu sinyal yolunun kaygı belirtileriyle doğrudan ilişkili olabileceğine inanıyor. Ekip şimdi, çok ihtiyaç duyulan bir tedavi boşluğunu doldurmayı umarak, kaygı için potansiyel bir tedavi seçeneği olarak bu yolu keşfetmeye devam etmek istiyor. “MiRNA’lar, kaygı gibi karmaşık nöropsikiyatrik bozuklukları kontrol etmek için stratejik bir konumdadır.
Bununla birlikte, stres toleransını ve duyarlılığını düzenledikleri moleküler ve hücresel mekanizmalar hala büyük ölçüde bilinmemektedir. Bu çalışmada tanımladığımız ve aktivasyonu anti-anksiyete etkileri uygulayan miR483-5p/Pgap2 yolu, karmaşık insan psikiyatrik bozuklukları için anti-anksiyete terapileri geliştirmek için büyük bir potansiyele sahip” bu, çalışmanın baş yazarlarından biri olan Valentina Mosienko tarafından ifade edilmiştir.
Bu çalışma Nature Communications adresinden derlenmiştir.