Eylemlerimizde ne kadar özgürüz?
Birine “Karar verecek kadar özgür olduğunu düşünüyor musun?” diye sorduğumuzda genellikle “Özgürüm” cevabını alırız. Ama biz gerçekten böyle miyiz? Yoksa öyle olduğunu mu düşünüyoruz? Felsefi bir teori olan determinizm, aslında Evrende attığımız her adımın, yaptığımız her eylemin önceden belirlenmiş kurallar ve yasalar (fiziksel, sosyal, psikolojik, sosyal) tarafından belirlendiğini ifade eder.
Fiziksel yasalar ve özgürlük
Bunu gerçekten detaylı düşünürsek, determinizm anlayışına göre sandığımız kadar özgür olmadığımızı görürüz. Örneğin araçsız uçmak istediğimizi varsayalım. Uçak vb. Aletlerimizi elimizden alırsak uçamayacağımızı biliyoruz. Bazılarımız bunu çocukluğunda denemiş olabilir veya geçmişte birkaç deli denemiş olabilir, ancak artık kollarımızı sallayarak tek başımıza uçmaya çalışmıyoruz. Böyle şeyleri düşünmekten bile vazgeçeriz.
Fizik yasalarının özgürlüğümüzü nasıl sınırlandırdığına dair basit bir örnek daha verelim. Gerçekten beğendiğiniz bir tişörtünüz olduğunu hayal edin. Kışın ya da çok soğuk havalarda giymek isteyebilirsiniz. Hala takabiliyoruz ama bizi üşüteceğini ve belki zamanla beynimizin bize bu tür saçma önerilerde bulunmaktan vazgeçeceğini biliyoruz.
Determinizm nedir?
Determinizm, insan kararları ve eylemleri de dahil olmak üzere evrendeki tüm olayların, önceki olaylar veya doğa kanunları nedeniyle nedensel olarak kaçınılmaz olduğunu belirten felsefi ve bilimsel bir teoridir. Bir gözlemcinin bir nesne veya kişi hakkında yeterli bilgiye sahip olması durumunda, o nesne veya kişinin sonuçta ortaya çıkan hareketini tahmin edebileceği varsayılmaktadır. Determinizm özgür iradeyi dışlar çünkü insanların karar veremeyeceğini veya yaptıklarından farklı davranamayacağını ima eder. Bu, kadere veya kaderin niteliğine veya durumuna olan inançtır. Determinizm, en geniş anlamıyla dünyadaki tüm olayların bir veya daha fazla önceki olayın sonucu olduğu anlamına gelen geniş bir terimdir. Bu bakış açısına göre, tüm gerçeklik bir anlamda önceden belirlenmiş veya halihazırda mevcuttur ve yeni hiçbir şey ortaya çıkamaz. Ne olacağını belirleyen tek faktör çevresel faktörler veya genetik faktörlerdir ve Allah’ın ne olacağına dair kararı, bir şeyin olacağının garantisidir. Örneğin araba kullanmak istediğimizi varsayalım. Bunun için ruhsat alıyoruz ve her şeye karar veriliyor. Peki ya gözümüzün seviyesi buna uygun değilse, yani gözlüklü araba bile kullanamıyorsak, o zaman kullanamayız.
Yine yurt dışına çıkmak istediğimizi varsayalım. Tabii paramız, vizemiz, pasaportumuz, zamanımız ve diğer gerekli şartlarımız varsa gidebiliriz. Ancak vize kabul etmeyen veya başka sorunlar yaratan ülkeler de olabiliyor. Bu durumda ya o ülkeyle ilişkilerimizin, sorunlarımızın düzelmesini bekleyebiliriz ya da “Ah, ben de başka ülkeye giderim”. Kısacası: Seçenek çokken özgürlüğümüzün sınırlı olduğunu düşünmüyoruz.
Determinizm teorisini haklı çıkaran sosyal, psikolojik ve daha birçok konuda çeşitli örnekler verilebilir. Bir de indeterminizm teorisine ve bunun tersini söyleyen diğer teorilere bakalım.
İndeterminizm nedir?
İndeterminizm anlayışına göre insanlar tamamen özgür iradelerine dayalı olarak karar vermekte ve eylemlerini gerçekleştirmekte özgürdürler. Evrendeki hiçbir neden-sonuç ilişkisinin insan eylemlerini kalıcı olarak etkileyemeyeceğine inanılmaktadır. Determinizm tipik olarak neden-sonuç ilişkilerine dayandığından, indeterminizm bu neden-sonuç ilişkilerinin dışında meydana gelen olayları insan iradesine bağlar.
Özgür olmadığımızı söyleyen bir diğer görüş ise otodeterminizmdir.
Otodeterminizm nedir?
Determinizm ve indeterminizm teorileri arasında yer alan bu yaklaşımın en büyük savunucularından biri de ünlü filozof Immanuel Kant’tır.Kant’a göre: İnsan, ahlak yasalarını kendi iradesiyle özgürce belirler.
Otodeterminizm anlayışına göre insanlar ne tamamen özgürdür ne de tamamen özgürdür. Bu anlayışa göre her ne kadar bazı fiziki ve sosyal yasalar özgürlüğümüzü belli ölçüde sınırlasa da iç dünyamızın bu sınırlı alanı içerisinde kendimize bir özerklik alanı yaratmakta özgür olduğumuz savunulmaktadır. Yani her ne kadar doğanın bazı kanunları veya başka kanunlar insanın özgürlüğünü kısıtlıyor gibi görünse de aslında insan aklını kullanarak bu prangalardan kurtulabilmektedir. İnsan zihni bir nevi kaçış yoludur. Özgürlüğün kapısını açabilecek bir anahtar gibidir. Bu anlayışa göre insan kendini geliştirebildiği ve aklını kullanabildiği sürece özgürleşebilir. Bu sayede insanlar kendi ahlaki yasalarını ve sorumluluklarını belirleyebilir ve buna göre hareket edebilirler.
Ve burada Immanuel Kant’a göre insanlar kanunlara tabi oldukları için özgür değiller, özerk oldukları için de özgür sayılabilirler. Aslında insanların doğası gereği özgür olduğunu, toplumsal ve siyasal yasaların insan özgürlüğünü bir ölçüde sınırladığını savunuyor.
Örneğin belediye otobüsünde seyahat ettiğimizi varsayalım. Çok yorulmuştuk, ayakta duracak gücümüz bile yoktu ama çok şükür otobüste boş yer bulduk. Diyelim ki bir sonraki durakta yaşlı bir kadın otobüse bindi ve ona yer yoktu, biz de ona yer vermek zorunda kaldık. Böyle bir durumda toplumun bizim hakkımızda ne söyleyeceğini düşünmeye yer veriyor muyuz? Yoksa içimizden gelen ahlaki zorunluluklara yer mi veriyoruz?
Özgürlükçülük nedir?
Liberteryenizmin diğerleri kadar destekçisi olmasa da bu anlayış, devletin bireysel özgürlüğü sınırladığını, dolayısıyla yetkilerinin de sınırlandırılması gerektiğini savunur. Farklı bir bakışla hümanizm ile paraleldir.
Kadercilik nedir?
Kadercilik daha dini açıdan bir yaklaşım olarak görülebilir. Kısaca kadercilik anlamına gelir ve eylemlerimizin Allah tarafından önceden belirlendiğini ifade eder.
Bu materyalde size determinizmin, kaderciliğin ve indeterminizmin ne olduğunu açıklayacağız. Bunun hakkında konuşuyorduk.
Bu yazı Wikipedia adresinden derlenmiştir.