Demokrasi Nedir?
Demokrasi, tüm vatandaşların eşit olarak devlet yapısını ve yönetimini şekillendirebileceği bir hükümet biçimidir. Genelde devlet yönetimi biçiminde ortaya konulmasına rağmen, birçok topluluk, kurum ve kuruluş demokrasi ile yönetilebilir.
Farklı kaynaklarda demokrasinin tanımı hakkında çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bunların çoğu yaşayan olaylardan ve sosyal çevrelerden yapılan tanımlardır. Bu tanımlamalar içerisinde çoğunluğun yönetimi, banliyölerin yönetimi, fırsat eşitliği yaratmaya çalışan yönetim türü, dünya çapında demokrasi, çeşitli kavram ve araçlarla birlikte var olan nitelikler bulunmaktadır. Bu araçlar iyi ve net bir şekilde tanımlanmalıdır.
Demokrasi Araçları
Parlamento
Ülkeden ülkeye kalite ve nicelik farklılıklarını gösteren parlamento, halk temsilcilerinden oluşan meclisleri ifade eder.
Genel olarak, tek ev, iki ev ve başkanlık sistemi 3e ayrılabilir. Yasama işlevini güçler ayrılığı ilkesinden alan parlamento, temsiliyetin bir görev olarak görevini üstlenir.
Siyasi Partiler
Vatandaş temsil işlevinin düzgün işleyişi için parlamentoda siyasi partiler yer almaktadır. Bireyler siyaseti siyasi parti mücadeleleri altında bağımsız olarak yapabilirler. Ülkenin durumuna bağlı olarak, iki veya çok partili rejimler görülebilir. Parti sayısının yüksek olması, temsil edilen farklı düşünürlerin varlığına işaret etmektedir. İki parti üzerinde yoğun olarak dağınık olan ülkelerde, her düşünce temsil edilmez. Ortadaki insanlar da sayıca artar. Kısacası, çok partili sistemlerin temsil gücü daha sağlıklı ve daha doğrudan olsa da, iki taraflı sistemler zorludur.
Anayasa
Devletin ana kurumlarının nasıl işlediğini yöneten temel yasalar anayasa kavramını açıklayacaktır. Ayrıca, bireyin haklarını ve özgürlüklerini ifade eden anayasa, bu anlamda iktidarı sınırlayan bir güce sahiptir. Filozoflar, çoğunluğun baskısını ve zulmünü engelleyecek bir yapı olarak tanımlanmaktadır.
Sivil Toplum Örgütleri
Vatandaşlar, belirli bir amaç için bir araya geldikleri sosyal yapılar, sivil toplum kuruluşlarıdır. Demokrasi ile doğanlar olmasalar da, sivil toplum örgütleri demokrasi kavramı haline geldi. Demokrasinin katılım ilkesi sivil toplum kuruluşlarında gerçekleştirilmektedir. STK’ların bir diğer önemli özelliği de, sınıftan bağımsız olarak, aynı arzuları olan insanları bir çatı altında toplamaya gücü olmalarıdır. Böylelikle, toplulukların sesleri daha yüksek ve daha nettir ve bu örgütler aracılığıyla kendilerini yöneten kişilerin temsilcilerini denetleme olanağına sahiptirler. STK’lar çoğulcu bir yapı sergilemektedir. Katılımcı, aktivist ve çoğulcu sivil toplum örgütleri, kendi ülkelerinin iktidarına daha doğrudan ve etkili bir şekilde ulaşabilirler.
Kolluk Memurları
Kolluk kuvvetleri kapsamında değerlendirilen askeri ve polis kuvvetleri, her zaman demokrasi adına fayda ve kayıplar açısından tartışılacak ve tartışılacak olan iki önemli faktördür. Polisin iç güvenliği sağlaması ve ordunun dış güvenlik için silah ve stratejik güçlere sahip olması bir avantaj olarak görülse de, bu güçlerin yanlış kullanımının demokratik ve kamusal temsiliyetinin de bir dezavantaj olduğu ihtimalidir. Kolluk kuvvetlerinin varlığı.
İleri demokratik sistemlerde sivil politikacılar her koşulda her şeyden önce kolluk kuvvetlerinin üzerindedir. Hem siyasi statüko hem de sosyal durum korunur. Özellikle Soğuk Savaş’tan sonra, sivil yetkililerin ordu ve polis teşkilatları üzerindeki gücü ve gücü hızla artmıştır. Gelişmiş ülkelerde siyasi karar almada çok az etkiye sahip olan kolluk kuvvetlerinin, azgelişmiş ve azgelişmiş ülkelerde politik olarak çok aktif oldukları bilinen ama yanlış yönlendirilmiş bir durumdur. Böyle ülkelerde, ordunun teknolojik anlamda sivil siyasi kurumlardan daha ileri düzeyde olduğu düşünülürse, sivil yönetimin sıklıkla bombalama ile kesintiye uğratılması kaçınılmazdır.
Yüzyıllardır askeriyenin siyasal hayata müdahale edebileceği ihtimalinin yanı sıra polis teşkilatlarının egemen sınıfı ve azınlıkları koruyacak ve denetleyeceği gerçeği sorgulandı. Filozoflar, “Muhafızlardan kim tutacak” bir sorundur ve bugünkü tazeliğini korumaktadır. Güç komutası altındaki polis teşkilatları, gerekli görüldüğünde muhasebeleştirilmesi gereken kişilerin hak ve özgürlüklerini ihlal etmemesi gereken bir yapıya sokulmalıdır, çünkü ülkeler politik iktidarı ve güç merkezlerini kalkınmaya bakmadan koruyabilirler. durumu.
Demokratik yapıların yer aldığı toplumların iyi eğitim ve ekonomik koşulları, demokrasi ve sosyal hayatın kalitesi açısından yapılan seçimlere de yansımaktadır. İnsanlar hak ettikleri ölçüde yönetilecekler. Bu nedenle, demokratik hakların kullanımıyla, gelişmiş beyinler ve ahlaki yolsuzluğun engellediği bir bilinçle daha iyi bir gelecek kurmak mümkündür.